Leonard Cohen Kasım 2016’da yaşamını yitirmişti. Beş
gün sonra ben de evde oturmaktan sıkılıp, işsizdim o dönem çünkü, kitabımı alıp
baraj gölünün yanındaki güzel kamelyeli yeşillikli parka gitmiştim. O parkı çok
severdim…Her sabah baraj yoluna doğru seğirtip; deve güreşi, futbol maçları,
düğünler yapılan ve akşamları da alemcilerin mangal yeri olarak kullanılan toprak
açıklığa gider, akşamdan kalan çöpleri 200mt yakındaki çöp konteynerine götürür,
ordan da göldeki ördekleri seyretmeye parka geçerdim.
Cohen’i düşünmüyordum ama günlerdir içimdeki ses
Dance Me to the End of Love’ı dinletiyordu bana. Kaldığım bölümü açıp okumaya
başladığımda hop diye tanıdığım ama ismini bilmediğim bir böcek konuvermişti
kitabıma. Böcekleri severim; suya düştüklerinde, ters döndüklerinde ya da etrafımda
korkan birileri olduğunda nazikçe alır yollarını değiştiririm. Lakin bu arkadaş
sayfanın üzerinde dolaşmaktan gayet memnun görünüyordu ve olduğu yerde
kalmasına izin verdim. Okumaya devam ettiğim satırlarda Ressam Edward Hopper’ın
yapıtlarından bahsediliyordu. Hopper’in resimlerinde hep bir hüzün vardır, ama
bu hüzün sizi bunaltmaz ve resimlerini seyretmeyi seversiniz, renkleri
sıcacıktır. Yazar, Hopper’ın eserlerini Bach’ın ya da Cohen’in resimdeki
karşılığı olarak nitelendirmişti. Bazen bir tesadüf çemberine girmiş gibi
hissedersiniz ya işte o anlardan biri diye düşünmüştüm. Cohen çemberi…
Böcek dostuma Cohen böceği adını vermemle çemberime
bir Cohen halkası daha eklemiştim. Böcekler, doğadaki tüm canlılar gibi ilgi
çekicidirler. Bir süre sonra kitabın satırlarından çok Cohen ilgimi çekmeyi
başarmıştı. Üzerindeki noktalar, çizgiler, detaylar, renk tonları; sanki bir
ressamın elinden çıkmış gibiydi. Bu böceği herkes tanır oysaki, ama bu kadar
inceleme fırsatı ya da isteği olmuş mudur bilmem. Kokarca olarak tanınan Cohen
böceğini, çifçiler birçok böcek gibi sevmez. Doğa her şeyi kararınca hesaplıyor
da biz insanların müdahalesiyle maalesef bu karar olayının ucu kaçabiliyor.
Bunda bu minik böcecik mi suçlu, biz mi? Herkesin bunu az da olsa düşünmesi
gerek sanıyorum.
Sayfayı okumayı bitirdiğimde Cohen hala yandaki boş
sayfada takılmaktan sıkılmamıştı. Alıp onu yakınımdaki çalıya bıraktığımda
baktımki ona çok benzeyen ama bezemelerinin ve formunun daha sade ve
yuvarlağından bir tane daha olduğunu farkettim. Ona bir kız arkadaş bulmuştum.
Cohenler, hayli romantik olduklarından yalnız kalmamalılar zaten diye de
içimden geçirip kıkırdamıştım. Doğadaki canlıların yaratılış
farklılıklarına oldum olası hayranımdır.
Her şeyden sıkılabilirsiniz; işinizden, ilişkinizden,
saçınızdan, lokantada yediğiniz yemekten, yeni tanıştığınız birinden, gittiğiniz misafirlikten, izlediğiniz
filmden, dinlediğiniz müzikten, bankada sıra
beklemekten… Ama doğada ilginizi canlı tutacak her zaman bir şeyler
bulabilirsiniz. Yeterki sakince birkaç saniye durun ve onları fark etmenize
izin verin…